EMAY TARİHÇESİ

EMAY TARİHÇESİ



Tarihte ilk olarak kimin emay (mine) karışımını bulduğu bilinmemekle birlikte eski Mısır ve Mezopotamya’da, minenin mücevherlerde değerli taşların yerine kullanıldığını biliyoruz. Günümüze kadar kalmış en eski mine örneği, yaklaşık İÖ. 13. yüzyılda Miken uygarlığından kalmıştır. Mısırlılar, kobalt renkli mineyi lapis lazuli taşının yerine, mavi-yeşil renkli mineyi turkuaz taşının yerine, kırmızımsı kahverengi renkli mineyi ise lal taşının yerine kullanılmışlardır. Eski Yunanlılar da mineyi mücevherlerinde kullanmışlardır. Avrupa’da mine sanatı 12. yüzyıldan sonra görülmeye başlanmıştır. Bu çok eski sanatı Fransa’da manastırlarda papazlar geliştirdiği için, tekniklerin isimleri genellikle Fransızcadır. Bizans, Rus ve Gürcü sanatlarında mine, süslemede, mücevher yapımında ve dini ikonalarda önemli bir yere sahiptir. Özellikle dini ikonalarda en çok Cloisonné tekniği kullanılmıştır. Cloisonné tekniğinin diğer tekniklerden daha önce ortaya çıktığı sanılmaktadır. Bizans mine sanatçıları 10. ve 11. yüzyıllarda altın bir levhanın üzerine kaynak ettikleri tellerin aralarını doldurmak suretiyle pek çok dini figür işlemişlerdir. 1952 yılında İngiliz arkeologlar Kıbrıs’ın güneybatısında bir mezarda geç Bizans dönemine ait 6 adet cloisonné tekniği ile minelenmiş altın yüzük bulmuşlardır.Emay sanatı Çin’e tahminen 13. yüzyılda Bizanslılardan gitmiştir. Japonya ise bu sanatı Çin’den öğrenerek uygulamaya başlamıştır. Mine, Asya’da mücevherlerin yanı sıra, vazo, çanak ve şamdan gibi objelerde de sık kullanılmıştır. Rusya’da ise, Çar III. Alexander tarafından sipariş verilerek yaptırılan Fabergé yumurtaları, mine konusunda dünyaca ünlüdür. Çar III. Alexander, her yıl Paskalya zamanında eşine hediye etmek üzere bir yumurta siparişi vermiştir. Zamandan ve paradan hiçbir şekilde kısıtlama yapılmadığı için Peter Carl Fabergé, her yıl değişik yeni teknikler denemiş ve muhteşem yumurta mücevherler yaratmıştır. Çar’dan sonra bu geleneği oğlu sürdürmüş ve her yıl yumurta sayısını biri annesine diğeri eşine olmak üzere ikiye çıkarmıştır. Fabergé yumurtalarında en çok kullanılan teknikler basse-taille, yani doku verilmiş metal üzerine kullanılan transparan mine, ve ince tellerle uygulanan cloisonné tekniğidir. Osmanlı imparatorluğunda 18. ve 19. yüzyılda Basse-taille ve champlevé tekniği ile yapılmış emaylı örneklere rastlanır. En çok köstekli saat, madalya, tütün tabakası, kutu gibi altın ya da gümüş objelerde bu teknik kullanılmıştır.Günümüzde Emay (mine) teknikleri dünyada özellikle, Avrupa, Amerika, Rusya, Gürcistan ve Asya ülkelerinde gerek mücevher yapımında gerekse metal objelerde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Bazı  Emay (mine )teknikleri:
Basse-taille: Fransızca düşük kesim anlamına gelir. Çeşitli tekniklerle yüzeyine doku ve desen yapılmış metalin üzerinin transparan mine ile kaplanması işlemidir. Bu işlem  sonucunda  transparan mine alttan desenin görünmesine imkan tanır.
Champlevé: Fransızca yükseltilmiş alanlar anlamına gelir. Kakma tekniği ile kabartılmış metalde, çukurda kalan alanlar mine ile doldurulur. 
Diğer bir uygulama şeklinde ise, ajur 
kesilen metalin arkasına diğer bir metal kaynak edilerek oluşan çukurlar mine ile 
doldurulur.
Cloisonné: Fransızca “hücre” anlamına gelen bu teknik uygulanırken ince teller kullanılır. Bu teller, altın, gümüş ya da bakırdan olup istenilen biçim verildikten sonra minelenmiş yüzeye yerleştirilir ve daha sonra içleri istenen renkteki mineyle 
doldurulur.
Plique-a-Jour: Fransızca “ışık geçirgen” demektir. Champlevé tekniğine benzer bir tekniktir. Ajur kesilmiş hücre alanlar transparan mine ile doldurulur, ancak arkaları açıktır. Sonuç olarak vitray görüntüsüne benzer bir iş ortaya çıkar.
Stenciling: Şablonla çalışma işlemidir. Bu teknik için ticari olarak satılan şablonlar, kağıtlardan kesilerek yapılan şablonlar ya da çevrede 
bulunan objeler şablon olarak 
kullanılabilir.  Çok eğlenceli ve sonsuz olanaklı bir tekniktir.
Sgrafitto: Fırınlanmış ve soğumuş fon bir minenin üzerine serpilen değişik renkteki minenin sivri bir uçla (kalem vb) çizilerek desen verilmesi işlemidir. Bu teknik sayesinde minenin üstüne ince çizimler yapılabilir ve hatta yazı yazılabilir.
  Raku: Raku, Japon seramik sanatında 
kullanılan bir tekniktir. Mineli obje fırından çıkarılır çıkarılmaz içi talaş, kağıt, yaprak vs 
dolu bir kovaya atılıp kapağı kapatılır. Alev alan bu malzemeler minenin üstünde değişik dokular oluşturur. Ayrıca minenin içindeki metal oksitler de yüzeye çıkarak çok değişik ve güzel efektler oluşturur.Bu tekniklere ek olarak pek çok değişik teknik de mevcuttur. Örneğin kum, boncuk, 
cam kırıkları, varak gibi materyallerin kullanımı gibi. Bu tekniklerin hepsini ya da birarada kullanarak sonsuz değişik obje ortaya çıkarılabilir.

U.Demirgüç
Metalsmithing and Jewelry 
University of North Texas